Yaygın Gelişimsel Bozuklukların başında “otizm” gelir ve bu yüzden “Otizm ve Yaygın Gelişimsel Bozukluklar” başlığı daha çok kullanılır. Otizm`in başı çektiği bu bozuklukları, Asperger Sendromu, Çocukluk Disintegratif Bozukluk, Rett Sendromu izler. Tüm bu sınıflandırmaların dışında nadir olarak görülen “sınıflandırılmamış” bir grup da vardır.
Bireyin sosyal iletişimini, dil gelişimini ve dış dünyayı algılamasını etkileyen nöro-gelişimsel bir bozukluktur.
Otizm`in belirtileri, 3 yaşından önce gözlenmeye başlar.
Otizm bir beyin rahatsızlığıdır ve kişinin diğer insanlarla iletişimini ve ilgi kurmasını etkiler. Otizmde beynin değişik bölümlerinin birlikte çalışma yeteneğinin kısıtlandığı belirlenmiştir.
Otistik çocukların diğerleriyle ilişki kurmakta zorlandığı gözlenir. Ancak erken teşhis ve tedavi sayesinde giderek çok sayıda çocuk erişkinliğine normal iletişim ve etkileşimi yakalacak yetenekler kazanır.
Otizm aile bireyleri içinde sık görüldüğü gözlenir ve bu yüzden uzmanlar genetik olduğu düşüncesindedirler. Bilim adamları bugünlerde bir otizm geni bulmaya çalışıyorlar. Otizmin başka bir takım organik sorunlar nedeniyle ya da çocuğun çevresindeki faktörlerden etkilenerek başladığı konusunda da çalışmalar var.
Halk arasında çocukluk çağında yapılan kızamık, kabakulak ve kızamıkçık (MMR) karma aşısının otizme yol açtığı şeklinde bir söylenti vardır ama çalışmalar bunun hiçbir şekilde doğru olmadığını göstermiştir. Bu söylentiye kanarak, çocuklarınızı temel aşılardan yoksun bırakmayın. Bu aşılar çocukların ciddi fiziksel ve zihinsel sorunlara yol açabilecek hatta ölüme neden olabilecek hastalıklardan koruma sağlamaktadır.
Belirtiler genellikle 3 yaşından önce başlar. Çoğunlukla, ana babalar çocuğun zamanında konuşmaya başlamadığını, kendi yaşındaki çocuklar gibi davranmadığını farkederler. Çocuğun yaşıtlarıyla aynı konuşma becerilerini gösterdikten sonra, bunları daha sonradan yitirmesi pek görülmez.
Çocuğun konuşması gecikir ya da hiç konuşmaz. İşitme testleri normal çıktığı halde, çocuk sağırmış gibi davranabilir.
Sürekli tekrarlayan ve çok sık başvurulan davranış, ilgi ve oyun tipleri vardır. Örneğin, tekrar tekrar yuvarlanmalar, nesnelere anormal biçimde bağlanma ve bu rutin davranışları değiştiğinde fazlasıyla üzülme…
“Tipik” bir otistik insan tipi yoktur. İnsanlar çok farklı davranış tipleri sergileyebilirler; hafif düzeyden ağır düzeye kadar gidip gelebilirler.
Anne babalar sıklıkla otistik çocuklarının yalnız başına oynamayı tercih ettiklerini ve başkalarıyla göz teması kurmadıklarını gözlemlerler.
Otizme eşlik eden başka sorunlar da olabilir:
Çoğu çocuk normalin altında zeka düzeyine sahiptir.
Onlu yaşlardaki çocuklar, özellikle ortalama ya da ortalamanın altında bir zekaya sahipse, sıklıkla depresyona girer, sık sık endişeli davranışlar gösterir,
Bazı çocuklarda on yaşına gelinceye kadar epileptik nöbetler gözlenir.
Otizmin tedavisinde özel davranışsal eğitimler kullanılır. Davranışsal eğitim seansları olumlu davranışları destekleyerek çocuğa sosyal beceriler kazandırr, kişilerle iletişim becerilerini öğretir ve kendi özbakımlarını geliştirir.
Erken eğitim seanslarıyla, otistik çocukların bir çoğu başkalarıyla daha iyi ilişkiler kurmayı öğrenir. İletişim becerileri artar ve büyüdükçe kendi kendilerine yardım yetenekleri gelişir.
Çocuğun durumuna bağlı olarak, tedaviye konuşma terapisi ya da fizyoterapi de eklenebilir. Depresyon ve takıntılı davranışlar için ilaç tedavisinin de uygulanması gerekebilir.
Çocuğunuzun nasıl bir tedaviye gereksinim duyduğu belirtilere bağlıdır. Belirtiler de her çocuk için değişebilir ve zaman içinde azalıp artabilir. Her otistik çocuk apayrı bir bireydir; her hastalıkta olduğu gibi genelleme yapılamaz. Çocuğunuzun düzeyli, etkin ve sürekli davranışsal eğitim alması önemlidir.
Otistik çocuğun tedavsinin önemli bir bileşeni de ailenin diğer üyelerinin otizm hakkında bilgilendirilmesi ve belirtilerle baş etme yollarını bilmeleridir. Düzeyli bir eğitim ve bilgilendirme ailenin stresini azaltır ve eğitimin etkinliğini artırır. Bazı ailelerin bu konuda çocuğun kendisi kadar yardıma ihtiyacı vardır.
Çocuğunuzun lehine olabilecek her türlü yardımı almaktan çekinmeyin. Hekiminizle ve özel eğitim uzmanınızla seçenekler konusunda konuşun.
Şu konulara dikkat edin: